RECEP 14 (1 NİSAN) - HAKİKİ KİŞİSEL GELİŞİM SİTESİ

İçeriğe git

Ana menü:

RECEP 14 (1 NİSAN)

ÖZEL KUR-2

MEAL”

EN’ÂM-31. “Andolsun, bir gün Allah ile karşı karşıya geleceklerini yalan ve uydurma sayanlar kaybettiler.

(Daha Allah’a mülâki olmadan) Kıyamet ansızın başlarına geliverince, sırtlarına yükledikleri suç ve günah yükleri altında

Eyvah, eyvahlar olsun bize! Bu an hiç gelmeyecek sanmıştık; ah, ne günahlar işledik!”

diye haykırıp dövüneceklerdir.

Gerçekten ne de kötü yükler yükleniyorlar!”

----------------------------------------------------

HADİS”

Allah, zalime mehil (müddet) verir.
Bir de onu yakaladı mı, artık iflâh etmez.”

Allah Resûlü sözlerine şu âyetle devam ettiler:

İşte Rabbinin yakalaması böyledir.
O zalim ahaliyi böyle yakalar.
Zira O’nun yakalaması çok can yakıcı, çok şiddetlidir.” (Hûd 11/102)

(Buhârî, Tefsîr (11) 5; Müslim, Birr, 61)

----------------------------------------------------

TEFEKKÜR PENCERESİ”

*Vatan, orman değil, bir bahçedir. Onun tanziminde meyveli fidanların ve çiçeklerin çoğaltılmasına ihtiyaç vardır.

*Bahçeyi ayrık otlarının işgaline terkedip, sonra da, “Ah felek!” deyip şikâyette bulunana bilmem ki ne demeli?

*Nice güneşli, çimenli, çiçekli, pırıl pırıl yollar vardır ki, gider, öldüren çöllere ulaşır. Ve nice dikenli sarp patikalar da vardır ki, gider, sıratın Cennet yakasıyla kavşaklaşır.

*En büyük hikmetlerden biri, “İnsan, dilinin altında saklıdır.” sözü olsa gerek...

*Yokluk, korkunç bir hiçtir. Hiçlik, öyle sonsuz ve baş döndürücü bir sahadır ki, onda varlığı gösterir bir zerre bile bulmak mümkün değildir.

*Şimdi dindara “mutaassıp” diyorlar. Taassup, bâtılda körü körüne ısrar etmektir. Hakta ısrar bir fazilettir ve mü’minin bu davranışı da kat’iyen taassup değildir.

*İlâhî vâridâta dayanmayan felsefe, düşüncenin falsosudur.

*Gerçek felsefe, ancak ve ancak Allah’ın insanı hikmete uyarması ile meydana gelen bir ruh ve düşünce çilesidir.

----------------------------------------------------

NURDAN YANSIYANLAR”

Dinle de yıldızların şu şirin hutbesini,
Nurlu nağmesini hikmet, bak nasıl beyan eylemiş.

Hep beraber nutka gelmiş, hak lisanıyla derler:
Bir Kadîr-i Zülcelâl’in haşmetli saltanatına,
Nurlu birer deliliz, Sâni’in varlığına
Hem vahdete hem kudrete şahitleriz biz!

Şu zeminin yüzünü yaldızlayan
Nazenin mucizeleri gibi melek seyranına.
Şu semânın yeryüzüne bakan, cennete dikkat eden
Binlerce dikkatli gözüz biz!

Tûba-yı hilkatten semâvat şıkkına,
Samanyolunun dallarına,
Bir Cemîl-i Zülcelâl’in hikmet eliyle takılmış,
Pek güzel meyveleriz biz!

Şu semâvât ehline birer mescid-i seyyâr,
Birer hâne-i devvâr, birer ulvî yuva,
Birer misbah-ı nevvâr, birer gemi-i cebbâr,
Birer tayyareyiz biz!..

Bir Kadîr-i Zülkemâl’in, bir Hakîm-i Zülcelâl’in
Birer kudret mucizesi, birer sanat ve hilkat harikası,
Hikmetin ve hilkatin nadir birer misali,
Birer nur âlemiyiz biz...

Böyle yüz bin dille yüz bin delil gösteririz,
İşittiririz insan olan insana.
Kör olası dinsiz gözü, görmez oldu yüzümüzü,
Hem işitmez sözümüzü, hak söyleyen ayetleriz biz…

Mührümüz bir, imzamız bir,
Rabbimize itaatkârız;
Tesbih eder, zikrederiz abidâne.
Samanyolunun büyük halkasına mensup meczuplarız biz...”

----------------------------------------------------

DUA İKLİMİ”

Rahman ve Rahîm Allah’ın adıyla…

Allahım! Yüce huzurunda içimi dökmeyi diliyorum; müsaadeni istirham ediyor, Senin en son ve en büyük elçin Hazreti Muhammed’e ve aile efradına salât ü selâm ederek başlıyorum.

Rabbim! Senin yardımına müracaatta bulunuyor ve Sana tevekkül ediyorum.

Ne olur, ne dünya ne de âhiret umûrunda beni aczim, fakrım ve çaresizliğimle baş başa bırakma.

Ey buraların ve ötelerin Rahman ve Rahîm Rabbi!

İşte kulluğumla kapına geldim ve huzurunda dileniyorum. Zelîlim, esirinim, zayıfım, muhtacım, iflas etmiş bir çaresizim, ey bütün Âlemlerin Rabbi olan Allahım!

Bahtsızım ama kapındayım, ey yardım talebinde bulunanların taleplerini karşılayan Sultanlar Sultanı!

Gamlıyım, kederliyim fakat kapındayım, ey tasalı gönüllerin hüznünü gideren hilm Sahibi!

İsyankârım lâkin Senin istediğin iyi ve sadık kimselerden olabilmeyi umarak kapına geldim.

Geldim ve günahlarımı huzurunda ikrar ediyorum, ey Merhametliler Merhametlisi!

Hatalarımın farkında olarak kapına dayandım, ey günahları örten ve günahkâr kullarını affeden Rabbim!

Kusurlarımı ve affına olan ihtiyacımı huzurunda bir kez daha itiraf ediyorum, ey Âlemlerin Rabbi!

Nefsine zulmetmiş bir zavallı olarak kapının tokmağına dokunuyorum, ey zulüm işleyenlerin bile rahmetini umduğu Rabbim!

Çok cürümler işledim; acınacak bir hâlim var. Ben de yüce divanında yere kapaklanıyor, boynumu büküyorum.

Yüce Mevlâm! Merhametini esirgeme n’olur! Ben günahkârım, Sense bağışlayansın!
Günahkâr kulları Senden başka kim bağışlayabilir?

Mevlâm, Mevlâm! Sen Yüceler Yücesi yegâne Rabbsın; bense zavallı bir abdim!
Abdine Rabbinden başka kim merhamet edebilir?

Mevlâm, Mevlâm! Sen her şeyin sahibi olan Mâlik-i Hakîkîsin; bense Senin nihayetsiz mülkünde zavallı bir köleyim!
Bir köleye onun sahibinden başka kim şefkat gösterebilir?

Mevlâm, Yüce Mevlâm! Azîz olan Sensin, bense bir zelîlim.
Zelîlleri düştükleri zilletten, Azîz olandan başka kim çıkarabilir?

Mevlâm, Mevlâm! Gerçek güç ve kuvvetin hakikî sahibi Sensin. Bense pek zayıf ve güçsüzüm.
Zayıf ve güçsüzlere, gerçek güç ve kuvvet Sahibinden başka kim inayet edebilir?

Mevlâm, Mevlâm! Kerem Senin şanındır; Kerîm de yalnız Sensin. Bense tam bir zavallıyım.
Düşmüşlere Kerem Sahibinden başka kim lütufta bulunabilir?

Mevlâm, Ulu Mevlâm! Rızık hazinelerinin sahibi, Rezzâk-ı Hakîkî Sensin. Bense Senin rızkına her zaman muhtaç bir gedayım!
Beni Senden başka kim doyurabilir ve kim rızıklandırabilir?

Mevlâm, Yüce Mevlâm! Sen büyük günah irtikâp edenleri bile bağışlayan affı pek bol Ğaffâr u Rahîm’sin.
Benim gibi ömrünü isyan vadilerinde tüketmiş bir günahkârı affına hudut olmayan Senden başka kim affedebilir?

Allahım! Hâce-i Kâinat Efendimiz Hazreti Muhammed’e ve kendisine hususî bir hayat mertebesiyle tecelli buyurduğun ve elçilerinden birisi kılıp Yüce Kitabında, “Selam olsun İlyas’a!” diyerek andığın İlyas Nebîye salât ve selâm eyle. Senin salavâtın Efendimiz’in ve onun üzerine olsun.

----------------------------------------------------

GÜNÜN ZİKRİ: " ER - RAKÎB "

TESBİH ADEDİ: 312

TESBİH NİYETİ: HER İŞTE, ALLAH'IN KORUMASI ALTINDA OLMAK, HAFIZANIN KUVVETLENMESİ…

 
İçeriğe dön | Ana menüye dön