19. DERS: EDEP-HAYA - HAKİKİ KİŞİSEL GELİŞİM SİTESİ

İçeriğe git

Ana menü:

19. DERS: EDEP-HAYA

1. KUR

WORD HALİ


AYET:

Nur/30.

“(Resûlüm!) Mümin erkeklere, gözlerini (harama) dikmemelerini, ırzlarını da korumalarını söyle. Çünkü bu, kendileri için daha temiz bir davranıştır. Şüphesiz Allah, onların yapmakta olduklarından haberdardır.”



HADİS:


Zeyd İbnu Talha İbnu Rükâne (radıyallâhu anh) anlatıyor:

"Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:

"Her bir dinin kendine has bir ahlâkı vardır. İslâm'ın ahlâkı hayâdır."


EDEP


Terbiye manasında da kullanılan edebin en genel manası, söz ya da davranışların adaba uygun şekilde kontrol altında tutulmasıdır.


Oturmadan kalkmaya gülmeden ağlamaya kadar tüm davranışların yerli yerinde yapılmasına denir edep.
        

İslam dini, müspet ilimlere teşvik ettiği gibi ruhun terbiyesinin de ihmal edilmemesini tavsiye etmiştir.


Bunun içindir ki her medresenin yanına ruhu terbiye için mutlaka bir tekke yapılmıştır.


İnsan-ı Kâmil olma yollarını öğreten tekkelerin daha giriş kısmına “edep ya hu” yazısı konulmuş, böylece olgun kişi olmanın ilk basamağının edebi, ahlak haline getirmek olduğu vurgulanmıştır.
        

Edebin ilk muallimleri anne ve babadır. Çocuk onlardan aldığı edeple topluma karışır sonra okul ve toplum menfi ya da müspet etkileri ile şekillenir.


Unutulmamalıdır ki iyi bir aile terbiyesinden geçmiş insan, topluma rağmen hal ve davranışlarını kontrol altında tutabilir.
        

İslam âlimleri edebin olmadığı yerde iman ve ilimden bahsedilemeyeceğini ısrarla vurgulamışlardır.


Hem dini öğrenmenin hem de ilmi öğrenmenin ilk basamağı edeptir.


HAYÂ


Çekingenlik ve utanma da demek olan hayâ; Allah korkusu, Onun istemediği şeylerden çekinmek manâsına gelir.


Böyle bir hissin, insan tabiatında bulunan hayâ duygusuna dayanması, şahsı, edep ve saygı mevzuunda daha temkinli, daha tutarlı kılar.


Temelde böyle bir hissi bulunmayan veya yetiştiği çevre itibariyle onu yitiren şahıslarda hayâ duygusunu geliştirmek zor olsa gerektir.


Hayâyı ikiye ayırmak mümkündür:


1- Fıtrî hayâ: Buna hayâ-i nefsî de diyebiliriz. İ
nsanı pek çok ar ve ayıp sayılan şeyleri işlemekten alıkoyar.


2- İmandan gelen hayâdır. İslâm dininin önemli bir derinliğini teşkil eder.


RABBE KARŞI HAYÂ


Fudayl b. İyaz der ki:
- İnsanlardan utandığın için perdeni kapatıyor ve kapını kilitliyorsun da kendisi için hiçbir şeyin gizli olmadığı Allah
dan utanmıyorsun.


Eski büyüklerden biri oğluna nasihat ederken şöyle dedi:
- Yavrum, nefsin seni büyük bir günah işlemeye çağırınca gözlerini göğe çeviriver de orada bulunandan utan.


Eğer böyle yapmazsan gözlerini yere doğru çeviriver de orada bulunanlardan utan.


Eğer ne gökte olandan korkmaz ve ne de yerde bulunandan utanmazsan, o zaman kendini hayvanlardan biri olarak say, hayvanlardan utan.


PEYGAMBERLERİN HAYÂSI


1- Eyyub (a.s.)ın hayâsı:

Vücudunu senelerce yara bere içersinde kalmasına rağmen; hayâsından, “bana şifa ver ve beni iyileştir” demiyor da durumunu yüce Mevlaya arz etmekle yetiniyor ve şöyle tazarru ile nidada bulunuyor:


“Ey Rabbim, bana zarar dokundu. Ve (biliyorum ki) sen merhametlerin en merhametlisisin” (Enbiya-83)


2- Yusuf (a.s.)ın hayâsı:

Kötülük yapmak isteyen Zeliha odanın içinde bulunan putun yüzünü örttü.


Yusuf (a.s.) sebebini sorduğunda,

“O benim tanrımdır. Onun gözleri önünde fenalık yapmaktan utanırım” dedi.

Buna karşılık olarak Yusuf (a.s.) da:

“Sen fani ve batıl olan tanrılardan utanıyorsun da; ben âlemlerin Hak, Ebedi ve Yüce Rabbi olan Allahtan daha çok utanmalı değil miyim?


İşte ben de Ondan hayâ ediyor ve bu yüzden fenalık yapmıyorum ve yapmayacağım da.” Dedi.


3- Yunus (a.s.)
ın Hayâsı:

Gece karanlığında, denizde balığın karnına düştüğünde o en korkunç bir halde iken bile hayâsından “beni kurtar” demiyor da, şöyle nida ve münacatta bulunuyordu:

“Senden başka ilah yoktur; Sen eksikliklerden uzaksın, yücesin; şüphesiz ki, ben zulmedenlerden oldum.” (Enbiya-87)


4- Hz. İsa (a.s.)
ın Hayâsı:

Ahirette Cenab-ı Hakkın

“Ey Meryemoğlu İsa, sen mi insanlara: Beni ve annemi Allahtan başka iki tanrı edinin, dedin?” (Maide-116) hitabına karşılık Hz. İsa (a.s.) hayâsından: “Hayır, ben böyle bir şey demedim” demeyecek de “Eğer söylemiş isem şüphesiz sen onu biliyorsundur” diyecektir.


Bu ise Allaha karşı hayânın ne demek olduğunu ve nasıl olması gerektiğini açıkça gösteriyor.


 
İçeriğe dön | Ana menüye dön