16. DERS: FEDAKARLIK - HAKİKİ KİŞİSEL GELİŞİM SİTESİ

İçeriğe git

Ana menü:

16. DERS: FEDAKARLIK

1. KUR

WORD HALİ


BİR AYET:

       

“Kimdir o adam ki Allah'a güzel bir ödünç versin de Allah da ona birçok katlarını ödesin. Allah darlık da verir, genişlik de verir. Hepiniz de O'na döndürülüp götürüleceksiniz.” (2/245)

BİR HADİS:

       

Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:

"Allah, insanların ihtiyaçlarını gidermek için bir kısım insanlar yaratmıştır ki, insanlar ihtiyaç duyunca onlara koşarlar. İşte onlar, Allahın azabından güvende olanlardır."  

İbn Ömer radıyallahu anh. Taberânî.


İMDAT SİNYALLERİNDEKİ MÜJDE


Geçimini balıkçılıktan sağlayan Hollanda'nın ufak bir balıkçı köyü, denizde meydana gelebilecek acil durumlar için gönüllü çalışacak bir kurtarma ekibi kurar.
       

Bir gece çok şiddetli bir fırtına çıkar ve bir balıkçı teknesi denizde mahsur kalır. Teknenin tayfaları çaresiz kalıp, çevreye SOS sinyalleri gönderirler. Köyün gönüllü kurtarma ekibi sinyalleri alır ve denize açılmak için hemen hazırlıklara girişirler.
       

Tüm köy halkı ellerinde fenerlerle heyecan içinde deniz kenarında toplanmış, mahsur kalan balıkçıların kurtarılmasını beklemektedir.


Kurtarma ekibi, hazırlıklarını tamamlayarak teknelerini denize indirip dalgalarla boğuşa boğuşa denize açılırlar.
       

Bir saat sonra kurtarma ekibi sisin içinden gözüktüğünde köy halkının neşeli haykırışlarıyla karşılanır.
       

Kurtarma ekibi bitkin vaziyette sahile vardığında, kaptan; denizdeki kazazedelerin tümünü, teknenin alabora olma tehlikesinden dolayı alamadıklarını ve bir kişiyi denizde bırakmak zorunda kaldıklarını anlatır.
       

Kaptan, çaresizlik içinde geride bıraktıkları kişiyi kurtarmak için bir başka teknenin hemen gitmesi gerektiğini söyler. Bu sözler üzerine köyün on altı yaşındaki delikanlısı, kaptana doğru ilerlemeye başlayınca annesi oğlunun elini yakalayıp oğluna yalvarmaya başlar:
       

"Oğlum, lütfen gitme. Baban bundan on yıl önce bir deniz kazasında öldü, ağabeyin ise üç haftadır denizden dönmedi, kayıp. Senden başka kimsem yok, gitme oğlum."
       

Delikanlı annesinin yaşlı gözlerine bakarak;
"Anne, gitmem lazım. Herkes, 'Başkası gitsin' derse ne olur? Sırası geldiğinde herkes üstüne düşeni yapmalı." Der.


Ve delikanlı, gecenin karanlığında gözden kaybolur.


Bir saat kadar bir süre geçer, ama geçen bu süre acılı anneye bir asır gibi gelir.


Sonunda tekne sisten çıkıp sahilden gözükmeye başladığında sahildekiler heyecanla tekneye seslenirler: "Kayıp denizciyi buldunuz mu?"


Cesur delikanlı heyecanla karadakilere seslenir:

"Evet, bulduk. Anneme müjdeyi verin. Kayıp denizci ağabeyimmiş!"



//Fedakârlık, sizden ayrıldığında yokluğunu fark ettiren şeydir. Küçük şeylerle büyük neticelere ulaşılacağı düşünülemez.
       

İslam, verme mevzuunda, bal kovanı gibi taşıp boşalamayanlara vermeleri gereken en alt sınırı göstermiştir.
        

On dört asır evvel, cemiyette yangın varken nasıl fedakârlıklar ince hesaplarla yapılmamışsa, felaket ve helaket tufanının dünyayı kasıp kavurduğu günümüzde de o hesaplarla yapılmamalıdır. İnsanların imanı bahis mevzuu iken başka şey düşünülmez.


NE KADAR FEDAKÂRLIK?

       

İmam-ı Şiblî'yi çekemeyen birisi imtihan niyeti ile:

- Ey Üstad, beş devenin zekâtı ne kadardır? diye sordu.

Hazret-i Şiblî cevap vermek istemedi.

Adam ısrar ediyordu.
- Normalde bir koyun vermek vaciptir, fakat bizim gibiler için usul hepsini vermektir, dedi.
Adam şaşkınlıkla tekrar sordu.
- Bu hususta kime uyuyorsunuz, İmamınız kim?

Şiblî Hazretleri:
- Hazreti Ebubekir, dedi, ona uyuyoruz.
- Hangi sebeple?
- Çünkü o evine gidip nesi varsa Efendimize (a.s.v.) getirmiş ve "Evdekilere ne bıraktın?" dendiğinde, "Allah ve Resulünü..." demişti.
Bu cevap adamın çok hoşuna gitti ve artık İmam-ı Şiblî'nin aleyhinde olmaktan vazgeçti.


 
İçeriğe dön | Ana menüye dön