RECEP 10 (28 MART) - HAKİKİ KİŞİSEL GELİŞİM SİTESİ

İçeriğe git

Ana menü:

RECEP 10 (28 MART)

ÖZEL KUR-2

MEAL”

MÂİDE-90-91. “Ey iman edenler!

Sarhoşluk veren nesneler, kumar ve onun cinsinden bütün şans oyunları,

put manâsı taşıyan her türlü taş, yapı ve anıtlarla bunlara kurban sunma

ve fal okları, piyango kalemi ve zarlarla şans ve kısmet arama,

ancak şeytan işi ve onun sizi sürüklediği murdar birer pisliktir.

Bunların her birinden kaçının ki, (dünyada da Âhiret’te de) kurtuluşa ve muradınıza eresiniz.”

Hiç şüphesiz şeytan, sarhoş edici nesneler ve her türden kumarla

aranıza ancak düşmanlık ve kin atmak,

sizi Allah’ı zikretmekten, O’nunla ilgili çalışmalardan ve namazdan alıkoymak ister.

Artık vazgeçiverdiniz değil mi?”

-----------------------------------------------------------

HADİS”

Üç zümre vardır ki,
Allah kıyamet günü onlarla konuşmaz, onlara bakmaz ve onları temize çıkarmaz.
Ve onlara can yakıcı bir azap vardır.

Elbiselerini sürüyerek yürüyen,
yaptığı iyiliği başa kakan
ve malına yalan yeminle revaç verip satmaya çalışan...”

(Müslim, İman, 171-174; Tirmizi, Buyû, 5; Ebû Davud, Libas, 25)

-----------------------------------------------------------

TEFEKKÜR PENCERESİ”

*Hayat, ilâhî bir sırdır; mahiyetini de ancak Hak sırlarına aşina olanlar bilir.

*Mutlak hayat, bir bedenî yaşayıştır. Bedendeki hararet ve canlılık tamamen fıtrîdir ve alınan gıdaların kan ve enerjiye dönüşmesi seyri içinde hâsıl olur.

*Cismanî hayatın gayesi, hareket, canlılık ve bedenî bir kısım vazifeleri yerine getirmekten ibarettir ki, böyle bir hayat itibarıyla insanla hayvan arasında herhangi bir fark yoktur.

*Gerçek insanî hayat ise, içinde şuur, idrak ve ötelere açık olmanın da bulunduğu hayattır ki hakikî hayat da işte budur.

*Hayat, ruh demek değildir. O, bir cismanî yaşayıştır.

*Ruh ise, çözülmez, parçalanmaz.. maddî cevherlerden farklı, latîf bir varlık ve şuurlu bir “kanun-u emrî”dir.

*Ruh, cisme hayat ile beraber taalluk eder ve onun ayrılmasıyla da ayrılıp gider. Hayat, mahvolup söner; ruh ise, ebetlere kadar Allah’ın (celle celâluhu) yaşatmasıyla yaşar.

-----------------------------------------------------------

NURDAN YANSIYANLAR”

Belki dünyada ne varsa, örnekleri fıtratımda bulunur.

Hepsiyle alâkadarım.

Onlar için kabiliyetlerimi, duygularımı çalıştırıyor, çalışıyorum.

İhtiyaç dairesi, gözün ulaştığı daire kadar büyük ve geniştir.

Hatta hayal nereye giderse ihtiyaç dairesi de o kadar genişler. Orada da ihtiyaç vardır.

Belki elde ne yoksa ihtiyaçta vardır; elde olmayan, ihtiyaç dairesinde bulunur. Elde olmayanlar ise sonsuzdur.

Halbuki iktidar dairesi sınırlıdır. Elimin uzanabildiği daire kadar küçük ve dardır.

Demek ki, fakrım ve ihtiyaçlarım dünya kadardır.

Sermayem ise zerre kadar, az bir şeydir.

İşte cihan kadar ve milyarlar ile ancak elde edilecek ihtiyaçlar nerede, şu beş paralık cüzî irade nerede?

Onlar bununla satın alınmaz, bununla kazanılmaz. Öyleyse başka bir çare aramak gerekir.

O çare, cüzî iradeden de vazgeçip, işini Cenâb-ı Hakk’ın iradesine bırakarak kendi güç ve kuvvetinden sıyrılmak, O’nun kudretine ve kuvvetine sığınarak tevekkül hakikatine yapışmaktır.

Ya Rab! Madem kurtuluş çaresi budur. Senin yolunda cüzî irademden vazgeçiyor ve benliğimi terk ediyorum.

Ta ki, senin inayetin aczime ve zayıflığıma merhamet edip elimden tutsun.

Ve rahmetin, fakr ve ihtiyacıma şefkat gösterip bana dayanak olabilsin, kapısını açsın.

Evet, rahmetin sonsuz denizini bulan, elbette bir damla serap hükmündeki cüzî iradesine güvenmez, Allah’ın rahmetini bırakıp ona müracaat etmez.

-----------------------------------------------------------

DUA İKLİMİ”

Rahman ve Rahîm Allah’ın adıyla…

Ey yegâne Rabbimiz olan Allah’ımız!

Bizi Cehennem’den halâs eyle, bizi koru ve bize necat ver!

Bize afiyet ihsan et, bizi affet ve ebrâr ile beraber ancak kudsîlerin gireceği mukaddes diyar olan Cennet’ine al; afv u fazlına sığınıyor ve bunu Senden diliyoruz ey Mücîr, ey Ğaffâr!

Ey Kendisinden başka bir ilah olmayan Allahım! Sübhansın, bütün kusurlardan berîsin.

Emân diliyorum Senden, el-emân, el-emân!

Seni layık olduğun şekilde senâ edebilmem mümkün değildir.

Zira Sen Yüce Zâtını nasıl sena etmişsen öyle bir senaya layıksın.

Ya Allah! Ya Hû! Ya Rahman! Ya Rahîm! Ya Ğafûr! Ya Şekûr! Ya ze’l-celâli ve’l-ikrâm!

Ey Merhametliler Merhametlisi!

Rahmetine sığınıyor, kullarına bildirdiğin yahut bildirmeyip nezdinde tuttuğun bütün güzel isimlerin, yüce sıfatların ve tastamam kelimelerin hakkı için beni, anne-babamı, yaşayanı ve dünya hayatına veda etmiş olanıyla erkek ve kadın bütün müminleri, bütün Müslümanları bağışlamanı;

mahlûkatından hiçbirinin merhametine muhtaç olmayacak şekilde sonsuz rahmetinle bize şefkat etmeni;

ihtiyaçlarımızı gidermeni;

dünyada ve âhirette taleplerimize icabette bulunmanı;

dünyaya veda ederken hayatımızı saadet, şehadet, ikram ve müjde ile hitama erdirmeni;

Hazreti Muhammed’i (sallallahu aleyhi ve sellem) layık ve müstahak olduğu şekilde mükâfatlandırmanı ve bizden hoşnut kılmanı;

bizi ne nefsimize, ne de kullarından herhangi birisinin eline, göz açıp kapayıncaya kadar bile olsa terk etmemeni;

her hâlimizi ıslah buyurmanı;

uyku gibi avârızdan münezzeh olan görmenle bizi görüp gözetmeni;

mütemâdî inayetinle desteklemeni;

bizi ve üzerinde bu mübarek isimleri taşıyan kullarını cinn ü insin ve şeytanların şerrinden, arzın zelzelesinden, Senin haşyetinle dağların parçalanmasından, tâun ve veba gibi afetlerden, kem nazardan, vücuda gelen ağrılardan ve sâir bela ve musibetlerden korumanı;

her türlü kötülük ve zarardan muhafaza etmeni;

dünya ve ukbada selâmet, afiyet ve hayır ile rızıklandırmanı diliyoruz.

Efendimiz Hazreti Muhammed’e, ehline ve ashâbına salât eyle. Hamd ü sena, şükr ü minnet, medh u tebcîl, Ma’bûd-u Mutlak Yüceler Yücesi Allah’ın hakkı ve O’na mahsustur.

-----------------------------------------------------------

GÜNÜN ZİKRİ: " EL - MUKÎT "

TESBİH ADEDİ: 550

TESBİH NİYETİ: MUHTAÇ OLUNAN ŞEYİ KAZANMAK…


 
İçeriğe dön | Ana menüye dön